Bir bakıcıda aranan özellikler neler olmalıdır? Sadece çocuk gelişimi açısından baktığımızda bir bakıcıda mutlaka olması gereken en temel özellikler konuşkanlık ve sevecenliktir. Zihinsel gelişim, bir çocuğun ne kadar konuşma duyduğuyla yakından ilişkilidir. O nedenle bütün günü çok az konuşmayla geçiren, sözel iletişimi eksik bir kişi ideal bir bakıcı olamaz. Bu bakımdan bakıcınızın depresif eğilimden uzak, canlı bir kişi olması çok faydalı olacaktır. Sevecenlik derken kastedilen şey ise çocuğunuzla yüz yüze, birebir oyunlar oynamaktan keyif alması; besleme, uyutma gibi günlük rutin aktiviteleri yaparken içten, sıcak ve iletişime açık olması gibi özelliklerdir. Bakıcıyla görüşmeniz sırasında 'Şöyle olduğunda üzülmüştüm', 'Şuna çok sevinmiştim' 'Bu olaydan şu şekilde etkilenmiştim' gibi duygularından bahseden bir kişi olduğunu fark ettiyseniz bu da bir avantaj olacaktır. Günlük etkileşimlerde duygulardan bahsedildiğini duymak çocuk gelişimine büyük katkı sağlar. Çocuğun sağlıklı gelişimi açısından şart olan bu özelliklerin ötesinde elbette ki anne baba olarak sizin kişisel değerleriniz de çok önemlidir. 'Kontrolü eline alan birini mi yoksa dediklerimizi harfiyen uygulayan birini mi istiyoruz?' 'Hijyene verdiği önem ne düzeyde olmalı?', 'Güvenlik konusundaki bilgisi ve yaklaşımı nasıl olsun?' gibi kişisel değerlerinizi de bakıcı seçerken mutlaka işin içine katmalısınız. Kişisel değerleriniz doğrultusunda uygun bakıcının hangi özelliklere sahip olması gerektiğini önceden belirlemek doğru seçimi yapmak için ilk adımdır. Bazen çok sayıda görüşme yapan anne babalar, aradıkları özellikleri görüşmeler sürecinde netleştirdiklerini fark ederler.
Güvenilebilir bir bakıcı nasıl bulunur? Doğru seçime nasıl karar verilir? Bakıcıya güvenebilmek için neye ihtiyacınız olduğunu önceden belirleyin: Mesela, çocuk bakımı ve gelişimiyle ilgili bir eğitim almamışsa, bilgisi yoksa nasıl güvenebilirim diye düşünüyor olabilirsiniz. Ya da güvenebilmem için önceden tanıdığım biri olması şart diyor olabilirsiniz. Ya da İstanbul'da sabit bir adresi olmayan bir kişiye güvenmekte zorlanacağınızı düşünüyor ve yabancı bakıcılarla rahat edemeyeceğinizi hissediyor olabilirsiniz. Ya da çok genç birine referansları ne olursa olsun güvenemem diyebilirsiniz. Bakıcıya temel bir güven duygusu duyabilmeniz için gereken şeylerin neler olduğunu belirlemek doğru kararı vermeniz için yardımcı olur. Güven kriterlerinizi belirledikten sonra referansları kontrol edin ve bakıcının daha önceden çalıştığı kişilere net sorular sorun: 'Serpil Hanım'ın hangi özelliklerini seviyorsunuz?', 'Çocuğunuz Serpil Hanım’la neler yapmaktan hoşlanıyordu?', 'Herhangi bir sorun yaşadınız mı ya da Serpil Hanım'ın hoşlanmadığınız bir özelliği var mı?', 'Bu problemle nasıl başa çıktınız, Serpil Hanım ne yaptı, siz ne yaptınız?', 'Serpil Hanım'ı içtenlikle tavsiye eder misiniz?’ gibi sorular sorabilirsiniz.
Çocuğun bakıcıya alışma süresinde anne ve bakıcıya düşen görevler nelerdir? Çocuğun bakıcıya alışma sürecinde en azından birkaç haftalığına çocuğun daha önceden bağ kurduğu ve güvendiği anne, büyükanne ya da eski bakıcı gibi bir kişinin yanlarında bulunması gerekir. Çocuğunuzu bir anda tanımadığı ve alışık olmadığı bakıcıyla yalnız bırakmamalısınız. Çocuğunuzun bakıcıya alışma sürecinde fiziksel olarak yakında bulunun ama biraz da ikinci planda kalmaya gayret gösterin. Örneğin, oyun sırasında siz de çocuğunuz ve bakıcıyla birlikte yerde oturuyor olun ama daha çok konuşan, oyuna eklemeler yapan, etkileşim başlatan bakıcınız olsun. Bu sırada, bakıcıda çocuğun kendisine alışmasını engelleyen bir tavır sezerseniz bakıcıyı uyarma şansınız da olur. Çocuğunuza bakıcıyı sevecen ve olumlu bir tavır içinde tanıştırmak ve sizin de bakıcıyı sevdiğinizi ve güvendiğinizi göstermek çocuğunuz için çok faydalı olur. Alışma sürecinde bakıcının da anlayışlı, yumuşak ve sabırlı olması gerekir. Bakıcı, çocuğun ilk başta olabilecek olumsuz ya da çekingen tavrını kişiselleştirmeden kararlı şekilde çocukla ilişki kurma çabasına devam etmelidir.
Bakıcıyla çok zaman geçiren bebek anneden uzaklaşır mı? Çalışan bir anne olmanıza rağmen çocuğunuza düzenli olarak zaman ayırıyorsanız çocuğunuzun birincil bağ kurduğu yetişkin siz olursunuz. Örneğin, hafta içi günde 2-2,5 saat çocuğunuzla birlikte olma ve hafta sonlarını daha yoğun bir şekilde çocuğunuzla birlikte geçirme fırsatınız oluyorsa bu durum anne-çocuk ilişkisi bakımından sağlıklıdır. Çocukların annelerine olan birincil bağı sürdürürken diğer kişilere de bağ kurabilme kapasitesi vardır. Çocuğunuzun kendisini seven, kendisiyle ilgilenen bir kişiye daha sahip olması yaşamını zenginleştirir ve güvenini arttırır. Çocuğunuz için gün içinde sizden bakıcıya sonra bakıcıdan tekrar size geri dönmesi günlük rutininin keyifli bir parçası olabilir. Eğer bakıcınız çocuğunuza gerektiği şekilde bakma becerisine sahip ve çocuğunuzun yaşamında sürekli bir kişiyse çocuğunuzun onu sevmesine izin vermenin hiçbir sakıncası yoktur.
Anneden ayrılamayan ve bakıcısı ile anlaşamayan çocuğun bakıcıya olan tavrı nasıl değiştirilebilir? Yeni bir duruma alışmanın bir zaman meselesi olduğunu unutmamalıyız. Eğer bakıcı, çocuğa iyi şekilde bakma ve onunla iyi iletişim kurma becerisine sahip biriyse çocuğunuz önünde sonunda ona alışacak ve sevecektir. Ancak bu alışma sürecinin ne kadar zaman alacağı çocuğun önceki deneyimleri, kaç yaşında olduğu, karakter özellikleri gibi durumlara bağlı olarak değişebilir. Çocuğunuzun bakıcıya olan tavrını olumluya çekmenin birinci adımı sizin bakıcıyı sevmeniz ve desteklemenizdir. Daha sonra çocuğunuz ve bakıcıyı adım adım baş başa bırakmaya gayret göstermelisiniz. Çocuğunuz bakıcıdan hem sevgi görmeli hem de yeri geldiğinde bakıcının kendisine sınır koyduğunu deneyimlemelidir. Bu şekilde aralarında bir güven ilişkisi kurulacaktır. Bakıcı konusunda ebeveyn olarak dikkat etmeniz gereken en önemli şey bakıcının sürekliliğidir. Sık değişen bakıcılar çocuğunuzun hem alışmasını zorlaştırır hem de güven duygusu gelişimine zarar verir.
etiket: izmir aile terapisti, izmir aile danışmanı, izmir psikolog, izmir pedagog, izmir çocuk psikologu